BM'ye göre 2016-2017 de Zeytinyağı Üretiminde Türkiye Tek
Türkiye, zeytinyağı üretiminde artış gösteren tek ülke olacak
Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde faaliyet gösteren Uluslararası Zeytin Konseyi’nin raporuna göre, Türkiye, 2016-2017 döneminde zeytinyağı üretiminde artış gösteren tek ülke olacak.
AA’nın haberine göre merkezi Madrid’de bulunan Uluslararası Zeytin Konseyi raporunda, 1 Ekim 2016-30 Eylül 2017 üretim döneminde bir önceki döneme göre zeytinyağı üretiminde artış gösterecek tek ülkenin Türkiye olacağı, söz konusu dönemde Türkiye’nin, zeytinyağı üretimini 143 bin tondan 177 bin tona çıkaracağı, diğer üretici ülkelerde ise düşüş görüleceği belirtildi.

Raporda, zeytinyağında en büyük üretici olan İspanya’da söz konusu üretim döneminde yüzde 6, ikinci sıradaki İtalya’da yüzde 45, Yunanistan’da yüzde 18, Tunus’ta yüzde 29 ve Fas’ta yüzde 15’lik düşüş beklendiği kaydedildi.
Uluslararası Zeytin Konseyi Tanıtım Ünitesi Şefi Ender Gündüz, Türkiye’nin, zeytinyağında AB ülkelerinin tedarikçisi konumundan çıkarak son yıllardaki yatırımları ve kampanyaları sayesinde potansiyelini ve pazardaki cazibesini artırdığını söyledi.
Türkiye’nin zeytinyağında, uzun ve zor bir yol olmasına rağmen markalaşma konusunda yapılması gerekenlere başlamasının çok önemli olduğunu vurgulayan Gündüz, sektörün iki devi olan İspanya ve İtalya’nın, gümrük ödemelerine karşın Türkiye zeytinyağı pazarına girmiş olmasının dikkati çektiğini kaydetti.
“Dünya sıralaması değişebilir”
Ender Gündüz, dünyada zeytinyağı üretiminde uzun yıllardır devam eden İspanya, İtalya, Yunanistan, Tunus ve Türkiye sıralamasının artık değişebileceğini, Türkiye’nin gelecek yıllarda ikinciliğe kadar çıkabileceğini söyledi.
Zeytinyağı üretimi ve tüketiminde son 10 yılda Avrupa’da çok ciddi düşüş olduğunu belirten Gündüz, 1,3 milyon tonluk üretim ile ilk sırada yer alan İspanya‘nın tüketiminin 620 bin tondan 500 bin tona gerilediğini, ikinci sırada bulunan İtalya’nın, gerek ülkenin güneyindeki zeytin ağaçlarında meydana gelen hastalık gerekse küçük üreticinin sektörü terk etmeye başlamasından dolayı yüzde 45’i bulan kayıplar yaşadığını kaydetti.

İtalya’nın zeytinyağı tüketiminde 10 yılda yaklaşık 300 bin tonluk düşüş olduğunu ifade eden Gündüz, ekonomik krizle bağlantılı olarak Yunanistan’daki zeytinyağı tüketiminde yüzde 35 olan düşüşün de üretimi etkilediğini söyledi.
İklim şartlarından dolayı Tunus’un üretiminin 2016-2017 döneminde 100 bin tona kadar düşeceğini belirten Gündüz, şunları kaydetti:
“Türkiye’de ise bu dönemde 177 bin ton zeytinyağı üretimi bekleniyor. Türkiye ve Tunus ile başa baş giden diğer bir zeytinyağı üreticisi ülke olan Suriye ise iç savaştan dolayı neredeyse yarı yarıya kayıp yaşadı ve maalesef geride kaldı. Tüm bu unsurların yanına Türkiye’nin yaptığı yeni yatırımlar eklenince sektörde büyümesi doğal bir hal alacaktır.”
Gündüz, zeytinyağının 6 bin yıllık geçmişe sahip olduğunu ve dünyada yıllık ortalama üretiminin 3 milyon ton civarında bulunduğunu hatırlatarak, son 10 yıldır Şili, Arjantin, Uruguay, Peru, ABD, Güney Afrika, Çin, Japonya ve Avustralya’nın da endüstriyel anlamda zeytinyağı üretimine başladığını söyledi.
“Zeytinyağında kategorileşme olmaması tüketici için sorun”
Ender Gündüz, 1959 yılından bu yana faaliyet gösteren Uluslararası Zeytin Konseyi’nin, 1 Ocak 2017’de yürürlüğe giren yeni bir anlaşmayla ilk defa tüketici ülkelere açıldığını anımsattı.
Gündüz, söz konusu anlaşmayı, şu ana kadar AB ülkeleri, Tunus, Fas ve Cezayir‘in imzaladığını, Türkiye’nin de imzalamak üzere olduğunu, Mısır, Arjantin, Uruguay, İsrail, İran, Lübnan, Karadağ, Libya ve Ürdün‘ün de yıl sonuna kadar imzalamasının beklendiğini kaydetti.
Gündüz, “Bizim öncelik verdiğimiz birinci konu, dünya zeytin ticaretinde üreticiler ve tüketiciler olmak üzere herkesin aynı dili konuşması. Zeytinyağı ticaretinin bir yönetmenlik içine alınması çok önemli. Kategorileşme olmaması tüketici için sorun. Gümrük kotalarına da belirli bir düzenleme getirmek gerekiyor. Sadece ürün değil, ürünün ulaştığı ülkelere de belli bir standart olması için çaba sarf ediyoruz” dedi.
Kaynak: AA
Baskıda 4 Temel Rengin CMYK'nın Farkı
Baskıda 4 Temel Rengin CMYK'nın Farkı
Matbaa baskıda, eğer işte özel renkler istenmiyorsa, kullanılan 4 ana renk vardır. Belli açılara ve değerlere sahip tramların oluşturduğu bu renkler, üst üste basılır.
Baskıdaki 4 ana renk,
C : Cyan (Mavi),
M: Magenta (Kırmızı),
Y: Yellow (Sarı)
K: Key (Siyah) tır. Tüm renkler bu renklerin karışımıyla ortaya çıkar.
Örnek olarak ; Eğer bir işin içinde kahverengi renk varsa, bu, M ve Y'nin tanımlanan teknikle üst üste basılmasından oluşur.
Matbaa baskı hizmetleri için tıklayınız
Dijital Hijyen Nedir?
Dijital Hijyen Nedir ve Dijital Kirlilik, Kullanıcıları Ne Şekilde Etkiliyor ve Nasıl Bir Risk Oluşturuyor?
Kullanıcıların %23'ü en son ne zaman bilgisayarlarından bir uygulama kaldırdıklarını hatırlamazken, bu rakam akıllı telefonlar için %8'e iniyor. Bu durumda kullanıcıların bilgisayarlarındaki uygulamaların üçte biri asla kullanılmayarak sabit diskte gereksizce yer kaplıyor ve potansiyel olarak arka planda çalışarak hassas bilgileri risk altına sokuyor.
Hassas verileri saklayan cihazların muhafaza edilmesi konusuna da bir o kadar hassasiyet göstermek gerekiyor. Ancak araştırma sonuçlarına göre cihazlar bu konuda eşit muamele görmüyor. Kullanıcıların %69'u akıllı telefonlarındaki uygulamaları güncellemeler yayınlanır yayınlanmaz güncelliyor ve böylece güncel güvenlik yamalarından faydalanabiliyor. Buna karşılık, kullanıcıların tablet ve bilgisayarlardaki uygulamaları güncelleme olasılıkları daha düşük. Yalnızca %53'ü tabletlerindeki ve %48'i bilgisayarlarındaki uygulamaları ilk fırsatta güncelliyor.
Bu davranışın bir sonucu olarak, kullanıcılar cihazlarında (özellikle bilgisayarlarında) biriken dijital yığıntı sebebiyle birtakım sorunlara davetiye çıkarıyor. Kaspersky Lab'ın istatistikleri, kullanıcıların kötü amaçlı yazılımlarla karşılaşma ihtimalinin diğer cihazlarına kıyasla bilgisayarlarında daha yüksek olduğunu gösteriyor (Bilgisayarlarda %33, akıllı telefonlarda %20). Araştırma sonuçları endişe verici bir çelişkiyi de oraya çıkarıyor. Kullanıcıların bilgisayarlarındaki riskli davranışlarına ve bu cihazlara zararlı yazılımların bulaşma ihtimalinin daha yüksek olmasına rağmen, araştırmaya katılan kullanıcıların büyük çoğunluğu hala verilerini saklamak için en güvenli yer olarak bilgisayarlarını görüyor.
Kaspersky Lab Tüketici İşleri Başkanı Andrei Mochola, "Her gün kullandığımız dijital cihazlar, yanlış ellere düşmesini istemeyeceğimiz, cihaz çökmesi veya kötü amaçlı yazılım bulaşması nedeniyle kaybedilebilen değerli verileri depoluyor. Kullanıcılar bu risklerden kaçınmak için evlerinde bulunan tüm cihazlardaki uygulamaları yönetmek, temizlemek ve güncellemek için harekete geçmelidir. Fiziksel dünyada olduğu gibi dijital dünyada da bakıma özen göstermek öncelikli bir konu olmalıdır, özellikle bilgisayar korsanlarından korunmak için." diyor.
Dijital aygıtları güvende tutmak için kullanıcıların aşağıdaki "dijital hijyen" adımlarını izlemeleri öneriliyor:
Uygulamaları güncelleyin - kullanıcılar için yeni sürümler piyasaya çıktığında uygulamaları güncellemeleri önemlidir çünkü uygulamanın güvenlik açıklarını ortadan kaldıran veya azaltan güvenlik yamaları bulunabiliyor.
Uygulamaları temizleyin - hatalı şekilde yönetilen akıllı telefon uygulamaları, kullanılmadığı zamanlarda bile genellikle veri ilettiği için bir güvenlik tehdidi oluşturuyor.
Uygulama ayarlarını değiştirin - bunlar, kullanıcının uygulamanın cihazla nasıl etkileşime girdiğini yönetmesine olanak sağlar. Örneğin, uygulamalar kullanıcının hassas bilgilerine erişebilir, kullanıcı konumlarını takip edebilir ve üçüncü parti sunucularla verilerini paylaşabilir. Bu ayarların iyi yönetilmemesi, kullanılmayan uygulamaların kullanıcının haberi olmadan cihazdaki bilgilere erişmesine neden olabilir.
* "Digital Clutter and its Dangers" (Dijital Yığıntı ve Tehlikeleri) araştırması, güvenlik tehditleri ve uygulama performansı üzerine yapılan online araştırma ve teknik analizlerden elde edilen içgörülere dayanmaktadır.
Facebook'ta Resimleri Paylaşma Kuralları
Sosyal Medya Görsel Boyutları İle Net Paylaşımlar
Sosyal medyada kullanmak için çok güzel bir kapak fotoğrafı hazırlayıp ya da bulup, tüm sosyal ağlarda bu görseli kullanmaya çalıştığınızda; fotoğrafların ebat farklılıklarından dolayı işe yaramaması, bir zamanlar beni üzdüğü gibi sizi de üzmüş olabilir. Facebook’ta çok estetik duran bir kapak fotoğrafı, ne yazık ki boyutları yüzünden ne Twitter’a uyuyor ne de Linkedin’e… İlla ben hepsinde aynı fotoğrafı kullanacağım dediğinizde ise ya çözünürlükte sorun oluyor ya da görüntüyü ekrana sığdıramıyorsunuz. O halde nasıl hareket etmeliyiz? Tabi ki her bir sosyal ağın görsel boyutlarını öğrenmeli ve fotoğrafları bu şekilde boyutlandırmalıyız.Profil fotoğrafı en az 180 x 180 piksel olmalı.
Fotoğraflar, masaüstünde 160 x 160, akıllı telefonlarda 140 x 140 piksel görünür.
Facebook küçük resim boyutu 32 x 32 piksel görünür.
Kapak Fotoğrafı
Kapak fotoğrafı masaüstünde 851 x 315 piksel, akıllı telefonda 640 x 360 piksel olmalı.
En iyi sonuçlar için 100 KB’tan az, sRGB JPG dosyaları yüklemeniz gerekir.
Metin veya logo içeren kapak fotoğraflarını PNG dosyası olarak yüklememek, görüntü kalitesi açısından çok daha iyi sonuçlar veriyor.
Paylaşılan Görsel
Paylaşılan görsel için önerilen görsel boyutu 1200 x 630 piksel’dir.
Paylaşılan Bağlantı Görseli
Paylaşılan bağlantı görseli için önerilen görsel boyutu 1200 x 627 piksel’dir.
Öne Çıkarılan Görsel Boyutu
Öne çıkan görsel boyutu için önerilen görsel boyutu 1200 x 717 piksel’dir.
Ritas Etiket Baski Cesitleri
Baskı Çeşitleri Nelerdir?

Sıcak Yaldız
Sıcak yaldız baskı , baskı sonrasında uygulanan yöntemlerin içinde oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Ambalaj üzerindeki görsellerin tüketici üzerindeki etkisi herkes tarafından kabul edilebilir bir gerçektir. Kullanılan materyalın, doğru yerde, doğru yöntemle uygulanması ve renk bütünlüğünün sağlanması halinde basılı ürünlere görsel anlamda çekicilik ve farklılık kazandırmaktadır.
Emboss
İngilizce bir kelime olan “emboss” Türkçe’de; “kabartma ” anlamına gelmektedir.Bu baskı tekniği basılı işe bir boyut kazandırmak için kullanılır.Görselde en çok öne çıkartmak istenilen kısımda kabartma yapılırsa, derinlik ve dikkat çekici özellik kazandırılmış olur.
Kısmi Lak
Baskı yapılacak yüzeyinin tamamına ve ya isteğe bağlı olarak yalnızca bir bölümüne yapılabilen işlemdir. Basılı materyale parlaklık veya matlık etkisini kazandırır. Lak, baskı yüzeyine uygulanırken, ürünün parlak ve çekici görünmesini; aynı zamanda dış etkenlere karşı korunmasını sağlar.Lak uygulanmış kağıt yüzeyi çizilme, nem, güneş ışığı ve kağıt üzerindeki baskının dağılmasını karşı oldukça dayanıklıdır.

Hologram
Hologram, genel olarak doğru ışıklandırma altında, nesnelerin gerçekte olduğu gibi, farklı açılardan görülebildiği bir kaç boyutlu görüntülerdir.Uygulanan basılı işe daha fazla değer katar ve tüketici üzerinde ürünün “kaliteli, lüks, değerli” olduğu imajı yaratır.
Selefon
Materyallerin dış etkenlerden korunması (güneş, nem,yağ vb.) için baskı yüzeyine sıvama yoluyla kaplanan ince bir jelatindir. Matlık veya parlaklık etkisi yaratabilir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Biz Kimiz
Site İçi Arama
Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı
Populer Yazılar
Etiketler
Tüm Hakkı Ritaş Reklam Şirketine aittir.. Blogger tarafından desteklenmektedir.