Bilim İnsanları, Gıda Maddeleri Bozulduğunda Uyarı Veren Etiket Üretti
Bilim insanları, NFC (Near Field Communication) -Yakın Alan
İletişimi- kullanarak bozulan etleri tespit eden yeni bir teknoloji geliştirdi.
Etiketler, etin salgıladığı kimyasallar ile etkileşime girerek, cep
telefonlarına uyarı gönderecek. Bu sayede uygulamayı kullanan insanlar
alacakları etin taze olup olmadığını öğrenebilecek.
Bu yeni teknolojinin kullanıma geçmesiyle, ölümle
sonuçlanabilen ciddi zehirlenmelerin önüne geçileceği düşünülüyor. Nanjing
Üniversitesi ve Texas Üniversitesi'nden bir grup araştırmacının ortak çalışması
olan bu proje aslında temelde pek çok üründe kullanılan etiketlere benziyor.
Ancak bilim insanları bu etiketlere, etin bayatlamaya başlamasıyla ortaya çıkan
kötü kokuyu ve salgıları tespit edebilen bir polimer bazlı gaz sensörü
entegre etti.
Sensörler, etiket ile ete aynı anda temas edebilen bir yere
yerleştirildi. Sonrasında ise buzdolabında muhafaza edilen ette 24 saat içinde
meydana gelen değişiklikler başarı ile tespit edildi.
Etin tazelik bilgisini, NFC etiketler sayesinde akıllı
telefonlara aktarma işlemini de başarıyla gerçekleştiren ekip, bu teknolojinin
gelecekte pek çok gıda maddesi için kullanılabilmesini hedefliyor.
Gıda
zehirlenmesi, tüm dünyada en sık rastlanan rahatsızlıklardan biri ve yalnızca
ABD'de sene içinde ortalama 3.000 insan bu yüzden hayatını kaybediyor ve
araştırmacılara göre tüketilen besin hakkında önceden bilgiye sahip olmak bu
durumun önüne geçecek.
Genellikle direkt termal barkod yazıcılarda ribonsuz üretime
dayalı olarak baskıları gerçekleştirilebilen kağıt bazlı etiketler, üretimin
seri olarak gerçekleştirildiği alanlarda kullanılmaktadır. Bazı kağıt bazlı
etiketlerin baskı kalitesinin iyi olması içinse ribon kalitesinin yüksek olması
gerekmektedir. Kağıt bazlı etiketlerin bazılarında, baskı sonrasında el ile
temas veya sürtünme sonucu dağılma yaşanmaması için barkod yazıcının önemli
rolü bulunmaktadır. Tercih edilen etiketlerin ürün üzerindeki uyumuna ve uzun
ömürlü kalmasına göre farklı maddelerden uygulanabilmektedir. Alınan baskıyı
genellikle kağıt bazlı etiketlerde 3 ile maksimum 8 ay ortalamasında kullanmak
mümkündür. Kendinden yapışkanlı etiketlerde fiyat farkı bulunsa da, kağıt bazlı
olması ile direkt termal barkod yazıcıda ribonsuz olarak baskı yapmak
mümkündür.
Kullanım alanları;
- depo ürünleri
- stok kontrolü
- tek adetli ürün satışı
- hastane demirbaş veya sarf malzeme adet kontrol
uygulamaları
Kağıt bazlı etiketlerde barkod yazıcılar, ribon kullanımı ve tüketimi açısından
daha avantajlıdır. Üretim gerçekleştiren alanlarda dahil olmak üzere sık tercih
edilen ve pratik olarak görünen kullanım alanları, kağıt bazlı etiketlerdir. Kuşe, vellum, eco termal, deepfreeze
termal, başlıca tercih edilenler arasında gelmektedir.
Plastik Bazlı Etiketlerin Faydaları Nelerdir?
Termal transfer baskı tekniği ile yazdırılabilme özelliğine sahip etiketler,
genellikle çok uzun yıllar boyunca kullanımı tercih edilen etiket baskılarında
tercih edilir. Ambalajların üzerinde, ürün koruma ve numaralandırmada
muhafazası ve koruma özelliği maksimum düzeyde olması gerektiği durumlarda
kullanılmaktadır. Ribonlu yazdırma özelliği ile ribon tüketimi gerçekleştirse
dahi, uzun yıllar boyunca suya, neme, güneşe karşı dayanıklılığı bulunmaktadır.
Uzun süreler boyunca kullanımı gerçekleşmesinin yanı sıra, geri dönüşümlü
olarak üretilen etiket çeşitlerinin yanı sıra, bir kısmı geri dönüşümsüz olarak
üretim sağlanmaktadır. Kağıt grubunun tam aksine çok daha dayanıklı olması
nedeni ile maliyeti de kağıt bazlı etiketlere kıyasla yüksektir. Sektör fark
etmeksizin her alanda kullanılabilmektedir.
Plastik Bazlı Etiketlerin Yapıları Nasıldır?
Özellikleri kullanım alanlarına göre değişiklik gösteren plastik bazlı barkod
etiketleri, opakpp dışında yumuşak yapıya sahiptir. Opakpp daha çok sert
sayılan bir yapıya sahip, alüminyum görünümüne hakim bir yapıdadır. Genel
türleri yapışkan özelliğe sahip olmasına rağmen baskısı kolay bir şekilde
gerçekleştirilmektedir. Seri üretim gerçekleştirilen uzun ribonlu barkod
yazıcılarda rahatlıkla son baskı halini oldukça çözünürlüklü bir şekilde
alabilir. Ayrıca, barkod okuyucu cihazlarda dahi kolaylıkla numaralandırmalar
plastik bazlı etiketlerde de görüntülenebilir bununla ilgili uygulamayı Ritaş Etiket firmasının kurumsal web adresi olan ritasreklam.com.tr/ebh.html inceleyebilirsiniz. En büyük özelliği ise, güneşe, ısıya, yırtılmaya, aşınmaya,
neme ve suya karşı oldukça dayanıklı bir şekilde üretilmiş olmasıdır.
Barkodların içeriğindeki karışık sembolleri dahi, plastik bazlı barkod
etiketleri arasında çözünürlüğü net olması gereken şeffaf etiketler dahi net
bir şekilde görmektedir. Kağıt bazlı ve plastik bazlı etiketlerin tercihe göre
parlak ve mat çeşitlerini birçok seçeneğe göre bulmak mümkündür.
Barkod etiketlerin öne çıkan en önemli özelliklerinden biri de yapışkan olmalarıdır. Ancak her barkod etiketin yapışma özelliği aynı değildir. Her etiketin kendi özelliğine uygun nitelikte bir yapışma özelliğinin varlığı söz konusudur. Bu bakımdan bir barkod etiket ihtiyacı söz konusu olduğunda, etiketin hangi amaç için ve hangi ortamlarda kullanılacağı son derece önemlidir. Bunun en önemli nedeni ise yapışma özelliklerinin yapıştırıldıkları ortama göre bir özellik taşıyor olmasından kaynaklanmaktadır. Örneğin soğuk hava deposu gibi ortamlarda kullanacağınız bir barkod etikete ihtiyacınız söz konusu ise bu durumda sizin için en doğru tercih Deep Freez yapışma özelliğine sahip olan barkod etiket türleri olacaktır. Akrilik Yapışma Özelliği Olan Barkod Etiket Akrilik yapışma niteliği barındıran etiket çeşitlerinde kullanılan ham madde cinsi %90 oranında akriliktir. Yapışkan etiketlerin en önemli özelliği anında ve çok hızlı bir yapışma özelliğine sahip olmanın ötesinde zaman içerisinde yapışmış olduğu yüzeye hâkim olabilen bir etiket türü olmasıdır. Sökme aşamasında ise kolaylıkla yapışmış olduğu yerden sökülebilir bir gurupta bulunmaktadır. Hotmelt Yapışma Özelliği Olan Barkod Etiket Hotmelt yapışma özelliği söz konusu olan etiketler; hızlı ve aktif bir yapışma kalitesi sergileyen ve anında bir yüzeye yapışabilen olmakla birlikte temas ile birlikte bütünleşme gösteren bir yapışma özelliği gösterir. Bu özellikteki etiketi sökme işlemi pek mümkün olmamakla birlikte yapıştığı yerden kolaylıkla sökülmeyerek parçalanma durumu sergileyen bir biçimde sökme işlemi ortaya çıkacaktır. Deep Freeze Yapışma Özelliği Olan Barkod Etiket Deep Freeze yapışma özelliği adından da anlaşılacağı gibi son derece soğuk olan ortamlar için oldukça ideal yapışma özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yapışma özelliğine sahip olan barkod etiketleri özellikle soğuk hava depolarında kullanmak mümkün olmaktadır. Çünkü donma nedeniyle yapışma özelliği kesinlikle ortadan kalkmayan bir etiket türüdür. Nonperm Yapışma Özelliği Barkod Etiket Nonperm yapışma özelliğine sahip bulunan etiketler yüzey yapısı fark etmeksizin yeniden yapıştırılabilir bir yapıya sahiptir. Yapıştırma sonrası sökme işlemi yapılmış olsa bile yapışkanlık kalitesinde bir kayıp yaşanmaz. Bu yapışma özelliğine sahip olan etiket farklı zamanlarda tekrar kullanılabilir olması sebebiyle oldukça kullanışlı bir etiket olma niteliği barındırır. Nonperm yapışma özelliği bulunan etiketler ev tekstil ürünleri, cam ve ahşap ürünleri üzerinde kullanılmakta ve yenilenen aynı cinsteki ürünlerin üzerine tekrar tekrar yapıştırılabilir bir yapı sergilemektedir. Yapışkanlı bir özellik taşıyan etikete ihtiyaç duyduğunuzda yapmanız gereken tek şey hangi türde bir yapışkan özelliğe sahip olan etiket çeşidine gereksiniminizin söz konusu olduğunu doğru olarak belirlemek olacaktır.
Ritaş Etiket olarak Baskılı etiketler de genel olarak özel tasarım ve üretim yapılmakta olup, her markanın ihtiyacı doğrultusunda kullanılacağı yere göre malzeme seçilmektedir. Ayrıca her markanın farklı adetlerdeki siparişleri, talebe göre üretilmektedir.
İnternet yaygınlaştığından bu yana, sahte tıklamalardan bahsediliyor. Bu tıklamalar bazen "reklamdan para kazanmak", bazen gazete sayfası, müzik videosu vs açısından tiraj-popülerlik anlamına geliyor [1] [2] [3]. Tabi olayın 2 tarafı var; birisi sahte tıklamaları satın alanlar, diğeri sahte tıklamaları satanlar ya da diğer deyişle yaratanlar.
Bu sahte tıklama yaratma işi genellikle robot yazılımla yapılıyor. Birden fazla robotun yarattığı bir "ağ" olduğu için de adına "botnet" deniliyor. Ama fiziksel olarak tıklama gerçekleştirdiğini duyuranlar da mevcut. Buradaki önemli bir sorun, tıklamaların sayılması için farklı kaynaklardan gelmesi gerekliliği (farklı IP ya da farklı cep telefonu numarası).
Bu işi yapanları (internetin yeraltı ekonomisini meydana getirdikleri için) pek bilmeyiz, isimlerini, resimlerini haberlerde göremeyiz. Ama Daily Mail bu konuda bir video yayınladı [4].
Ruslar tarafından Çin'de bir yerlerde çekildiği belirtilen videoda küçük bir odada 10.000 cep telefonu, düzenekler üzerinde sıralanmış bir vaziyette kurulmuş duruyor. Bu telefonların, tıklama, beğeni atma (like) için çalışanlar tarafından programlandığı anlaşılıyor.
Videonun nerede çekildiği ya da hangi şirket olduğu gibi detaylar yok. Kısaca cep telefonları düzeneği ve çalışanlar gözüküyor. Yani bir nevi "tıklama çiftliği". Bu sistemde, bin beğeni ya da tıklama almanın maliyeti 15 $ civarında. Karşısındaki seçenek ise, doğrudan sitenin (mesela Facebook'un) reklam sistemini kullanmak oluyor ki, çok daha pahalıya mal olur. Dolayısıyla bu tıklama çiftliklerinin pek çok firma ya da ünlü tarafından yaygın bir şekilde kullanıldığı raporlanıyor.
Tıklama çiftlikleri genellikle işçilik ücretlerinin düşük olduğu Hindistan, Çin, Rusya gibi ülkelerde yer alıyor. Buralarda sadece botnetler değil, fiziksel olarak tıklamak ve beğenmek için aşırı düşük ücretle çalışanlar istihdam ediliyor. Ama ilginçtir, kendisi de tıklamacılık satan Veritasium, bir kaç sene önce Facebook'un kendisinin reklamlarda sahte tıklama kullandığını gösterdi [4].
Anlayacağınız, sosyal medya reklamları ya da arama bazlı reklamlar patladı ama güvenilirlikleri soru işareti [5]. Sosyal medya etkileşimi kullanan şirketler için reklam metriği kullanmak gitgide zor hale geliyorlar. Reklam veren firmaların bu tür sıkıntıları tersine Google, Twitter gibi reklam alan firmaların bu sahte tıklamalar konularında önlem almaya çalışmalarına neden oluyor. Google sürekli olarak algoritmasını güncelliyor. Twitter, tıklama çiftliği için özel olarak yaratılan milyonlarca kullanılmayan hesapları geçtiğimiz yıl sildi. Instagram, 2014'te benzer bir "tasfiye" yaptı.
Ama bu sorun engellenebilir mi? Henüz önümüzde anlamlı bir çözüm gözükmüyor. Eğer reklam veren iseniz, yerini kaybetmemeye çalıştığı için tıklamaları aşırı şekilde kullanan klasik medya ya da sosyal medya yerine ciddi yayınları tercih etmenizde yarar var. Bugünlerde online ortamlara vereceğiniz reklamlarda, daha çok kendi gözlemlerinizi, duygularınızı kullanmalısınız.
Baskılı etiketler hemen hemen tüm tüketim malzemelerinde kullanılan, ürünün nihai kullanıcıya sunulmasında büyük önem taşıyan, ürüne kimlik kazandıran etiketlerdir. Kaliteli bir etiket, ürünün öne çıkmasında, fark edilmesinde ve marka olmasında etkilidir. Ayrıca ürünün tüketilmesine kadar geçen sürede, kullanım şartlarına bağlı oluşan her türlü koşulda markanın en iyi şekilde sunulmasında yine tasarım ve kalitenin ön planda tutulduğu bir etiket ürüne ve markaya değer katmaktadır.
Baskılı etiketler de genel olarak markaya özel tasarım ve üretim yapılmakta olup, her markanın ihtiyacı doğrultusunda kullanılacağı yere göre malzeme seçilmektedir. Ayrıca her markanın farklı adetlerdeki siparişleri, talebe göre üretilmektedir.
Etiketler kullanım alanları itibari ile farklı ısı, nem ve kimyasallar ile karşılaşabilirler. Etiketin uygulanacağı yüzey ve ürünün bulunacağı olası ortam koşulları düşünülerek uygun çözümler yaratılmalıdır.
Doğru ham madde ve baskı yöntemi ile ürünlerin dolum ve depolama şartları göz önünde bulundurularak uygun nitelikte etiketler sunulur.
Ambalaj ve içeriği dikkate alınarak ürünün niteliği ve vurgulanmak istenilen görseller; kuşe, pvc, opak, şeffaf, metalize gibi farklı çeşitte etiketler üzerine emboss, yaldız, serigrafı ve lak baskı teknikleri uygulayarak zenginleştirmiştir.
Üreticinin tüketiciyle iletişim kurmasını sağlıyor.
Ürünü tanıtıyor,
Kullanımıyla ilgili bilgi veriyor,
Nasıl saklanacağını,
Raf ömrünü bildiriyor,
Tüketicinin hassas olduğu bir madde varsa etikete bakıp ürünü alıp almamaya karar vermesini sağlıyor,
Ürünün miktarını belirtiyor,
Etiket üzerindeki kodlamalar sayesinde üretici ürününü piyasada takip edebiliyor,
Herhangi bir sorun olduğunda piyasadaki ürünü kontrollü bir şekilde geri toplayabilmesini sağlıyor.
Bu açıdan etiket üzerindeki tüm bilgilerin ve kodların gerçekten ambalajın içindeki ürüne ait olduğundan emin olmak çok önemli.
Tek tip ürün üreten firmalarda ürünün içindekiler,
Saklama koşulları,
Kullanım şekli gibi bilgiler sabit kalsa bile üretim tarihi, parti numarası değişirken;
toplam bir ürün üretse bile o bir ürünü yüz farklı ambalaj ve müşteri talebine göre bir o kadar farklı kodla üreten firmalarda etiketlemeyle ilgili risk daha da büyüyor.
Bu konuda yapılması gereken kontroller neler:
-Etiketler basılı geliyorsa gelen etiket bilgileri kontrol edilmeli , etiketler manuel hazırlanıyorsa doğru bilgilerle hazırlandığından emin olunmalı
-Paketleme hattında üretim tarihi, son tüketim tarihi, parti numarası basıldığı her parti öncesinde, sonrasında kontrol edilmeli, paketleme hattından üzerinde kodlama olmadan çıkan ürün kesinlikle serbest bırakılmamalı.
-Mümkünse kodlama yapılmış bir örnek etiket saklanmalı
-Gün içerisinde birden çok parti paketleniyorsa üründen ürüne geçerken hatta/ üretim alanında bir önceki ürüne/partiye ait etiket kalmadığından emin olunmalı.
-Delist edilen, üretimi durdurulmuş ürünlere ait baskılı etiketlerin depoda iyice tanımlanarak saklanması, uygun şekilde imha edilmesi sağlanmalı.
-Ürünün üretimi ve paketlemesi aynı günde olmuyorsa son kullanma tarihi belirlenirken üretim tarihi baz alınmalı.
-Etikette belirtilen miktarla ilgili yasal gerekliliklere uyulduğundan emin olunmalı.
Siber dünyada güvenlikleri konusunda endişe duyan ve tehditlere karşı kendilerini korumaya hazır olan insanların sayısı giderek artıyor.
Bununla birlikte yine de Türkiye'deki kullanıcıların da aralarında olduğu çok sayıda kişi siber tehditlerin kendilerine zarar vereceğinden endişelenmiyor.
Söz konusu endeks, dünya çapındaki İnternet kullanıcılarının katılımıyla Kaspersky Lab tarafından yılda iki kere yürütülen çevrimiçi bir anketi temel alıyor. En güncel ankete 28 ülkeden 17.377 kişi katıldı.
Bu yıl, ana göstergelerin farklı ülkelerdeki kullanıcıları daha doğru bir yansıtacak şekilde revize edilen Siber Güvenlik Endeksi 3 ana göstergeyi içeriyor:
Endişesiz: Siber suçlular tarafından hedeflenmeyeceklerine inanan kullanıcıların oranı
Korumasız: Bilgisayar, tablet ve telefonlarında güvenlik çözümüne sahip olmayan kullanıcıların sayısı
Etkilenen: Siber suç kurbanı olmuş kullanıcıların oranı. 2016'nın ikinci yarısında bu göstergeye dahil olan olayların listesi genişletildi
Yılın ikinci yarısı için Türkiye özelindeki endeks (Endişesiz-Korumasız-Etkilenen) 71-47-42 oldu. Yani yapılan ankete göre, Türkiye'deki kullanıcıların %71'i siber suçluların hedefi olabileceklerine inanmıyor. Anket ayrıca, Türkiye'den katılanların %47'sinin internet bağlantılı cihazlarında koruma çözümleri kullanmadığını ve %42'sinin ise son aylarda siber tehditlerden etkilendikleri sonuçlarını ortaya koyuyor. Bu oranların bir önceki endekste 77-45-35 şeklinde olduğu görülüyor. Buna göre, siber tehditlerden zarar görmeyeceğine inanan insanların sayısının altı ay içerisinde düştüğü, ilginç bir biçimde korunmayanların sayısında az da olsa bir artış olduğu ve siber tehditlerin kurbanı olan insanların sayısında da bir artış olduğu görülüyor.
Bir önceki endekse kıyasla, Türkiye'de çevrimiçi hesapları hacklenen kişilerin oranı %7'den %10'a, cihazları hacklenenlerin oranı ise %3'ten %7'ye çıkmış. Anket sonuçlarına göre Türkiye'deki kullanıcılar arasında, online alışveriş yapanların, online veri depolama hizmetleri kullananların ve online bankacılık hizmetleri kullananların oranında da artış olduğu görülüyor.
|-> Firmanıza veya Markanıza Özel Sosyal Ağların Oluşturulması.
|-> İhtiyacınıza Yönelik Sosyal Uygulamaların Geliştirilmesi.
|-> Sosyal Medya Optimizasyonu.
|-> Reklam Kampanyaları Hazırlama ve Yayınlama
Firma hesaplarınızın, sosyal medyada karşılaşacağı A’dan Z’ye her şey, size sosyal medya danışmanlığı hizmeti veren sosyal medya ajansının sorumluluğundadır. – Hesaplarınızın kurulumu ya da revize edilmesi, – Hedef kitlenizin belirlenerek hesap takibinin sağlanması, – Kampanyalarınızı destekleyecek yarışma ya da özel gün ödüllendirmelerinin hazırlanması ve uygulanması, – İçeriklerin ve destekleyici görsellerin belirlenmesi, – Moderasyon, – Kriz yönetimi, – Raporlama, – Sosyal medya veri analizi Her biri içinde onlarca maddeye ayrılabilen bu ana başlıklar, size sosyal medya danışmanlığı yapan, çözüm ortağınız ajanstan beklemeniz gereken hizmetlerdir.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın "arıcılık, ipekböcekçiliği, kaz ve hindi yetiştiriciliği" desteğinin uygulama yönetmeliği çıktı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının tebliğine göre damızlık kaz işletmelerinde yeni kümes ve kuluçkahane inşaatı, makine, alet ve ekipman alımı, ticari kaz ve hindi işletmelerinde ise yeni kümes yapımı, alet ve ekipman alımı için destekleme ödemesi yapılacak.
Tebliğ ile Bakanlıkça belirlenen illerde 1.000 adet kapasiteli damızlık kaz, 500 adet kapasiteli ticari kaz ile 1.000 adet kapasiteli ticari hindi işletmeleri destek kapsamına alındı.
Tebliğe göre arıcılık desteğinden bakanlıkça belirlenecek illerde, AKS'ye kayıtlı en az 30 arılı kovana sahip veya arı yetiştiriciliği konusunda eğitim aldığını belgeleyen kişiler yararlanacak. Bu kişilerin "bal süzme makinesi, bal eritme ve dinlendirme kazanı, sır alma teknesi, polen tuzaklı boş kovan, elektrik üreten güneş enerjisi sistemi, seyyar arıcı barakası, bal sağım çadırı malzemeleri" ile ilgili harcamaları kapsamda olacak. Yetiştiriciler 3 yıl süre ile faaliyetini sürdüreceğine ve almış olduğu makine, ekipmanı bu süre boyunca faal tutacağına dair taahhütname verecekler.
Damızlıkta bin kaz yeterli
Damızlık ve ticari kaz yetiştiriciliğinde desteklerden bakanlıkça belirlenen illerde 1.000 adet kapasiteli damızlık kaz, 500 adet kapasiteli ticari kaz ile 1.000 adet kapasiteli ticari hindi işletmeleri yararlanacak. Yatırım için başvurusu onaylanan yetiştiricilere, damızlık kaz işletmelerinde yeni kümes ve kuluçkahane inşaatı, makine, alet ve ekipman alımı, ticari kaz ve hindi işletmelerinde ise yeni kümes yapımı, alet ve ekipman alımı için destekleme ödemesi yapılacak. Destekleme ödemesi, yatırımcı tarafından hayvanların temin edilmesinden sonra yapılacak.
Bakanlıkça belirlenecek illerde dut bahçesi tesisi ve ipekböceği besleme evi yatırımı için hibe desteği uygulanacak.
Bakanlığın koç teke yetiştiriciliği ile manda düvesi yetiştiriciliğine ilişkin uygulama esasları tebliği de Resmi Gazete'de yayımlandı.
Türkiye günde ortalama 4 saat akıllı telefon kullanıyor
Akıllı telefon kullanımında da zirveye oynayan ülke, Türkiye oldu. Ülkelerin televizyon alışkanlıklarını ölçen araştırmanın devamını ise “Akıllı telefon kullanımı” konulu araştırma getirdi. Ortalama 4 saat akıllı telefon kullanıyor ve en çok Facebook’u seviyoruz.
Akıllı telefon kavramı sigara ve alkolden daha zararlı hale geldi. Hayatımızın vazgeçilmez bir unsuru haline gelen akılı telefonların başında günde ortalama 4 saatimiz geçiyor. AjansPress’in Mindstation verilerine göre geliştirdiği araştırma telefon kullanımı konusunda da zirveye oynayan ülke Türkiye. Türk halkı akıllı telefonların başında günde ortalama 248 dakika geçirirken, kadınlar erkeklere oranla daha fazla vakit harcıyor. Kadın kullanıcılar 279 dakika telefon kullanırken erkek kullanıcılar 248 dakikada kaldı.
Peki ya telefonumda en çok hangi uygulamaları kullanıyoruz?
Yapılan medya incelemesine göre Türkiye’de en çok kullanılan platform YouTube olurken, YouTube’u sırasıyla WhatsApp, Facebook, Onedio, Hürriyet, Instagram, Ekşisözlük, Twitter, Sahibinden ve İzlesene siteleri izledi. Günde ortalama 10 saatimiz internete bağlı geçerken, geçtiğimiz yılbaşından beri medyanın en çok konuşulan uygulamaları aşağıdaki gibi oldu;
Baskılı etiketler hemen hemen tüm tüketim malzemelerinde kullanılan, ürünün nihai kullanıcıya sunulmasında büyük önem taşıyan, ürüne kimlik kazandıran etiketlerdir. Kaliteli bir etiket, ürünün öne çıkmasında fark edilmesinde ve marka olmasında etkilidir. Ayrıca ürünün tüketilmesine kadar geçen sürede, kullanım şartlarına bağlı oluşan her türlü koşulda markanın en iyi şekilde sunulmasında yine tasarım ve kalitenin ön planda tutulduğu bir etiket ürüne ve markaya değer katmaktadır. Buyurun; Ayrıntılar için tıklayınız.
Bilgi deryası olan İnternet'te aramayı Online yaptınız. Bu aramada bulduğunuz veri / haber doğru mu? Amerikan seçimleri sonrasında çok yoğun konuşulmaya başlanan "sahte haber" paranoyası içinde Google, geçen ekim ayından bu yana ABD ve İngiltere'de başlattığı "gerçekliği kontrol edilmiş makaleler" desteğini şimdi tüm dünyaya açıyor [1].
"Büyük veri" dünyasında, kaçınılmaz olarak bütün veriler doğru değil. Hatta internetin ve sosyal medyanın fırsatlarını "algı yaratmak" için kullananlar artıyor. Dolayısıyla soru bu; "hangisinin doğru olduğunu nasıl anlayacağız". İşte bu nedenle artık gerçekleri ayıran siteler geliyor. Ülkemizde MalumatFurus.org köşe yazarlarının yazıları için bu tür bir fonksiyon üstleniyor. ABD'de ise Snopes.com isimli bir siteden bahsedebiliriz.
İnternet kullanıcısı Google üzerinden bir konuyu aradığında, yukarıda resimden de göreceğiniz üzere, "İddia" ve "Gerçek Doğrulaması" diye 2 farklı alan geliyor. Buradaki örnekte "27 milyon kişi modern köle" haberinin altında "iddia sahibi" olarak "Bob Corker" veriliyor. "Doğrulama Yapan" ise Politifact isimli site ve doğrulamayı "Doğruya çok yakın" şeklinde vermiş.
Politifact sitesinden örnek verilmiş ama bu doğrulamayı web üzerindeki herhangi bir yayıncı yapabiliyor. Bunun için Google'dan meta kod almak ve siteye yerleştirmek yeterli oluyor. Ancak kaynaklar ve yöntemler konusunda şeffaf olmak gerekiyor. Ama kaynakların da düzgün olması gerekiyor.
Ancak Google aynı konuda birden fazla makaleyi kontrol edeceğinden, bazen birbirine ters veriler olabilir. Yayıncıların ulaştığı bilgiler farklı olabilir. Ya da Google'dan aranan her bilgi için "doğrulama" yer almayabilir. Google doğrulama alan sayfanın sıralamasında bir değişiklik olmayacağını da not ediyor.
Google bu "doğrulama" bilgisinin insanlara daha bilinçli karar vermek için sunulduğunu belirtiyor. Yani insanlar belli bir veri hakkında farklı düşünceler olduğunu ya da uzlaşmanın derecesini görebilir. Başka bir sonuç da, hangi kaynaklara katılıp katılmadığına karar verebilir. Google yöneticileri bu yeni özellik sayesinde aşırı partizan olan sitelerin verilerinin de doğruluk derecesini ortaya koyacağını gösteriyor.
Ama meta kodu kullanarak sisteme dahil olmak tek başına yeterli değil. Google algorirmasının "nihai hakem" olacağını ve yayıncının sisteme dahil olması için "yetkili kaynak" olarak tanımlanması da gerekiyor.
Bu noktada da soru şu; yetkili kaynak nedir ve nasıl belirlenir? Google'un konuyla ilgili Blog yazısı [1] bunu açıklamıyor. Sadece algortimanın nihai hakem olacağı bilgisi veriliyor. Mesela şiddet ya da nefret söylemi içeren siteler bu tür doğrulama sitesi olarak görülmeyecek.
[1] Fact Check now available in Google Search and News around the world
1-Twitter Kapak Fotoğrafı Boyutu: Kullanacağınız kapak fotoğrafları, piksel boyutundan dolayı mümkün olan en yüksek kaliteye sahip olmalıdır. Resim formatları PNG, GIF veya JPG, en fazla 5 MB büyüklüğünde görselleri kullanabilirsiniz.
Ritaş Tekstil Promosyon ürünlerimiz sizlere kaliteyi sunmaktadır. Çeşitlerimiz bol çeşit ve uygun fiyat ile sizlerin hizmetine hazırdır. Ayrıntılar için sizleri kurumsal web sitemize tıklayınız.
Ajans Press, tüm dünya üzerinde yaptığı araştırmada en çok televizyon izleyen ülkesi sıralamasını yayınladı. Yapılan araştırmaya göre, dünya genelinde günlük televizyon izleme oranlarında 330 dakika ile Türkiye dünya rekoru kırdı. Son sırayı ise, 217 dakika ile Brezilya yer aldı.
Türk halkının televizyon izlemeyi sevdiği bu araştırma ile kendini tescillemiş oldu. Ajans Press’in RTÜK’ten derlediği verilere göre, Türk halkının ilk tercihinin magazin programları ve diziler olduğu gözüküyor. Basında çıkan haberler incelendiğinde magazin haberlerinin dizi haberlerinin önüne geçtiği görülüyor. Geçtiğimiz yıldan itibaren 18 bin 586 magazin haberi yapılırken, dizilerle ilgili ise medyaya 6 bin 177 haber yansıması olduğu belirtildi. Şehirler arası araştırmaya bakıldığında ise Türkiye‘de, İstanbul halkının televizyondaki ilk tercihi magazin programları olduğu, Ankaralı izleyicilerin ise dizileri daha çok tercih ettiği bilgisi yerini alıyor.
Kadınlar ‘Bilgi Yarışması’
Yapılan araştırmaya göre, izleyicilerinin profilinin çıkarıldığı araştırmada kadın izleyiciler sırasıyla bilgi yarışması, dizi, kadın programları, reality show ve magazin programlarını ağırlıklı olarak izledi. Erkek izleyiciler ise yalnızca tartışma programlarının olduğu dilimde kadınların önüne geçti. Ajans Press’in medyada gerçekleştirdiği araştırmaya göre ülkelere göre televizyon izleme oranları aşağıdaki gibi oldu;
ÜLKE TV İZLEME DAKİKASI
1 TÜRKİYE 330 DAKİKA
2 JAPONYA 265 DAKİKA
3 İTALYA 261 DAKİKA
4 POLONYA 247 DAKİKA
5 İSPANYA 244 DAKİKA
6 RUSYA 239 DAKİKA
7 İNGİLTERE 232 DAKİKA
8 FRANSA 226 DAKİKA
9 ALMANYA 221 DAKİKA
10 BREZİLYA 217 DAKİKA
Türkiye, zeytinyağı üretiminde artış gösteren tek ülke olacak
Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde faaliyet gösteren Uluslararası Zeytin Konseyi’nin raporuna göre, Türkiye, 2016-2017 döneminde zeytinyağı üretiminde artış gösteren tek ülke olacak.
AA’nın haberine göre merkezi Madrid’de bulunan Uluslararası Zeytin Konseyi raporunda, 1 Ekim 2016-30 Eylül 2017 üretim döneminde bir önceki döneme göre zeytinyağı üretiminde artış gösterecek tek ülkenin Türkiye olacağı, söz konusu dönemde Türkiye’nin, zeytinyağı üretimini 143 bin tondan 177 bin tona çıkaracağı, diğer üretici ülkelerde ise düşüş görüleceği belirtildi.
Raporda, zeytinyağında en büyük üretici olan İspanya’da söz konusu üretim döneminde yüzde 6, ikinci sıradaki İtalya’da yüzde 45, Yunanistan’da yüzde 18, Tunus’ta yüzde 29 ve Fas’ta yüzde 15’lik düşüş beklendiği kaydedildi.
Uluslararası Zeytin Konseyi Tanıtım Ünitesi Şefi Ender Gündüz, Türkiye’nin, zeytinyağında AB ülkelerinin tedarikçisi konumundan çıkarak son yıllardaki yatırımları ve kampanyaları sayesinde potansiyelini ve pazardaki cazibesini artırdığını söyledi.
Türkiye’nin zeytinyağında, uzun ve zor bir yol olmasına rağmen markalaşma konusunda yapılması gerekenlere başlamasının çok önemli olduğunu vurgulayan Gündüz, sektörün iki devi olan İspanya ve İtalya’nın, gümrük ödemelerine karşın Türkiye zeytinyağı pazarına girmiş olmasının dikkati çektiğini kaydetti.
“Dünya sıralaması değişebilir”
Ender Gündüz, dünyada zeytinyağı üretiminde uzun yıllardır devam eden İspanya, İtalya, Yunanistan, Tunus ve Türkiye sıralamasının artık değişebileceğini, Türkiye’nin gelecek yıllarda ikinciliğe kadar çıkabileceğini söyledi.
Zeytinyağı üretimi ve tüketiminde son 10 yılda Avrupa’da çok ciddi düşüş olduğunu belirten Gündüz, 1,3 milyon tonluk üretim ile ilk sırada yer alan İspanya‘nın tüketiminin 620 bin tondan 500 bin tona gerilediğini, ikinci sırada bulunan İtalya’nın, gerek ülkenin güneyindeki zeytin ağaçlarında meydana gelen hastalık gerekse küçük üreticinin sektörü terk etmeye başlamasından dolayı yüzde 45’i bulan kayıplar yaşadığını kaydetti.
İtalya’nın zeytinyağı tüketiminde 10 yılda yaklaşık 300 bin tonluk düşüş olduğunu ifade eden Gündüz, ekonomik krizle bağlantılı olarak Yunanistan’daki zeytinyağı tüketiminde yüzde 35 olan düşüşün de üretimi etkilediğini söyledi.
İklim şartlarından dolayı Tunus’un üretiminin 2016-2017 döneminde 100 bin tona kadar düşeceğini belirten Gündüz, şunları kaydetti:
“Türkiye’de ise bu dönemde 177 bin ton zeytinyağı üretimi bekleniyor. Türkiye ve Tunus ile başa baş giden diğer bir zeytinyağı üreticisi ülke olan Suriye ise iç savaştan dolayı neredeyse yarı yarıya kayıp yaşadı ve maalesef geride kaldı. Tüm bu unsurların yanına Türkiye’nin yaptığı yeni yatırımlar eklenince sektörde büyümesi doğal bir hal alacaktır.”
Gündüz, zeytinyağının 6 bin yıllık geçmişe sahip olduğunu ve dünyada yıllık ortalama üretiminin 3 milyon ton civarında bulunduğunu hatırlatarak, son 10 yıldır Şili, Arjantin, Uruguay, Peru, ABD, Güney Afrika, Çin, Japonya ve Avustralya’nın da endüstriyel anlamda zeytinyağı üretimine başladığını söyledi.
“Zeytinyağında kategorileşme olmaması tüketici için sorun”
Ender Gündüz, 1959 yılından bu yana faaliyet gösteren Uluslararası Zeytin Konseyi’nin, 1 Ocak 2017’de yürürlüğe giren yeni bir anlaşmayla ilk defa tüketici ülkelere açıldığını anımsattı.
Gündüz, söz konusu anlaşmayı, şu ana kadar AB ülkeleri, Tunus, Fas ve Cezayir‘in imzaladığını, Türkiye’nin de imzalamak üzere olduğunu, Mısır, Arjantin, Uruguay, İsrail, İran, Lübnan, Karadağ, Libya ve Ürdün‘ün de yıl sonuna kadar imzalamasının beklendiğini kaydetti.
Gündüz, “Bizim öncelik verdiğimiz birinci konu, dünya zeytin ticaretinde üreticiler ve tüketiciler olmak üzere herkesin aynı dili konuşması. Zeytinyağı ticaretinin bir yönetmenlik içine alınması çok önemli. Kategorileşme olmaması tüketici için sorun. Gümrük kotalarına da belirli bir düzenleme getirmek gerekiyor. Sadece ürün değil, ürünün ulaştığı ülkelere de belli bir standart olması için çaba sarf ediyoruz” dedi.
Matbaa baskıda, eğer işte özel renkler istenmiyorsa, kullanılan 4 ana renk vardır. Belli açılara ve değerlere sahip tramların oluşturduğu bu renkler, üst üste basılır.
Baskıdaki 4 ana renk,
C : Cyan (Mavi),
M: Magenta (Kırmızı),
Y: Yellow (Sarı)
K: Key (Siyah) tır. Tüm renkler bu renklerin karışımıyla ortaya çıkar.
Örnek olarak ; Eğer bir işin içinde kahverengi renk varsa, bu, M ve Y'nin tanımlanan teknikle üst üste basılmasından oluşur.
Etiket, Matbaacılık, Web Tasarım SEO ve Promosyon sektöründe edindiğimiz bilgi, birikim ve tecrübemizi, müşterilerimize ve yaptığımız işe yansıtarak, verilen tüm hizmet ve üretilen ürünlerin sektörün çıtasını yükseltecek şekilde olmasını hedeflemiştir.